27.07.2012

KEKİK KOKUSU


Kokladı. Bildik kokuyu yine alamadı. Yine kıştı. Kışın ölü taklidi yapmaz mıydı zaten kekikler? Baharda gelmeyi düşünmemiş değildi ama kalabalık olurdu köy. Kimse uğramamıştı. Çektiği fotoğrafları o kadar çok izlemişti ki…Bahçeden geçerken ezmemeye özen gösterdiği kardelenler gibi bedeni üşüyor, yüzü yanıyordu. 


 
“Da bisene de geldiydin demi?”

Ürktü. Yüzü de üşüdü. Yakalanmıştı işte. Neden burada olduğunu kendisi bilmezken ele nasıl açıklayacaktı?

“Degidi de, dikelme ele, gel hele"

Döndü. Tanıdı; Billikızı’ydı. Sundurmanın çıkıntısında,  mindere oturmuş seyrelmiş saçlarını tarıyordu. Kış güneşi dokunduğu telde kalıyor, tarağın gücü yetmiyordu ışıltıları kopartmaya. Eteklerini beline doladığı kahverengi divitin elbisesindeki sarı papatyalar dalgalanıyordu kıpırdandıkça.

Aynalı’yı birlikte geçirdiler Değirmenler Deresi’nden. Gunnayan Çomar’ın sağ kalan yavrularını doyurdular. Barmana’ya gidip geldiler bi koşu harımı onarmak için çalı toplamaya.

Hava karardığında ispirte istedi idareyi yakmak için Billikız.  

“Daa uzaktan geldin. Haranada kekikli çorba var, ocağı yak hele de banıverelim biyol”

Odaya girerken o beklediği kokuyu duydu. Kokunun ucundaki kekiğin minik mor çiçeklerine dokundu. Kokladı. Gülümsedi. 

Fotoğraf: Ümran Düşünsel

 

2 yorum:

  1. Bu fotoğrafı da öyküsünü de uzun süredir biliyorum. Zamanın hisleri aşındıran acımasızlığına rağmen bende uyandırdığı duyguları hala taze, Metruk bir hale dönüşmüş evin duvarına asılı bir tutam kekiğin yaşamın geçiciliği, hatıraların ve duyarlılıkların zihnimizdeki serüvenine dair incelikli öyküsü hala dip diri.

    Teşekkürler Ümran, bu fotoğrafı dönüp dönüp okuyacağım bir öyküyle blogunda kalıcı hale getirdiğin için...

    YanıtlaSil
  2. Fotoğraf tekniğine vakıf birisi kusurlar bulabilir. Daha önce FK'da yayınladığım zaman kadraj konusunda eleştiri de yapılmıştı. Haklı olabilirler; saygı duyarım. Bir fotoğraf paylaşım sitesinde paylaşıma açılmışsa bir fotoğraf eleştiriden ders çıkartmak da farz oluyor doğal olarak.

    Beni anlayan bir kaç kişiden biri olaraktan sen çoktan anladın beni ama ben gene de içimde kalmasın babından iki cümle kurayım...

    Mevsimi, günün zaman dilimini, ortamın koşullarını, vs bahaneler üretilebilir ancak benim niyetim yok. Ben hikayesini sevdim öncelikle çünkü. O hikayeyi de becerebildiğim ölçüde fotoğraflamaya çalıştım. Çünkü ben sadece anlatılanlardan tanıdığım Billikızı sevdim. Şiddetle çekmek istedim ve çektim; hepsi bu :)

    Fotoğrafa da hikayesine de değer katan yorumun için yürekten teşekkürler dostum.

    Sevgiyle.

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.