13.01.2011

ANA MENDIETA

1948’ de Küba’ da doğan Mendieta ailesiyle birlikte ABD’ ye göç etti. 
 Kampüste bir kız öğrencinin tecavüz edildikten sonra öldürülmesi pek tepki getirmeyince olaya dikkat çekmek amacıyla ilk ciddi performansını öğrenci olduğu Iowa Üniversitesi’nde gerçekleştirdi. Belli gün ve saatte üniversitedekileri yurt odasına çağırdı. Sanatçının odasına gidenler kendisini tecavüz ve cinayet mağdurunun bulunduğu gibi elleri bağlı ve kanlar içinde buldular.

Yaşamı boyunca kendi vücudunu sanatının malzemesi olarak kullandı. Fotoğraf anlamında yaptığı en çarpıcı çalışma ise “Siluet” adlı dizidir. Ruhani ve fiziksel olarak doğa ile ilişkisini konu edindiği bu seri çalışmada amacı doğa ile her anlamda bütünleşmekti. Kumun, çamurun, gökyüzünün,  bitkilerin, suyun vs. içine kendi vücudunun izlerini bıraktı ve bunları fotoğrafladı. Doğaya bıraktığı vücudunun konturları geçici ve imzasızdı.

8 Eylül 1985’ de New York’ ta, evin penceresinden düşerek öldü. Ana’ yı, kocası minimalist heykeltıraş Carl Andre’ nin öldürdüğü yönünde tanıklık edenler oldu ancak Andre bir süre gözaltında kalıp, yargılandıktan sonra delil yetersizliğinden beraat etti.



11.01.2011

FOTOĞRAF PEŞİNDE BİR ÖMÜR




Türkiye’de fotomuhabirlik geleneğinin en önemli ustalarından Erdoğan Köseoğlu’nun “Fotoğraf Peşinde Bir Ömür” sergisi 14 Ocak’ta Caddebostan Kültür Merkezi’nde (CKM) açılıyor.

Türkiye tarihinin son 30 yılına objektifiyle tanıklık eden ancak son iki yıldır geçirdiği bir rahatsızlık sonucu bitkisel hayatta olan  fotomuhabiri Erdoğan Köseoğlu için bir süre önce  arkadaşları “Fotoğraf Peşinde Bir Ömür” adıyla bir fotoğraf albümü oluşturdu.

USTAYA SAYGI DURUŞU
Arkadaşlarının “ustaya saygı duruşu” olarak nitelendirdiği kitabın ardından şimdi de Kadıköy Belediyesi ve gazeteci Ramazan Öztürk’ün katkılarıyla Erdoğan Köseoğlu’nun fotoğraflarıyla bir sergi hazırlandı.
1970'ten günümüze toplumsal, siyasal, sosyal olaylardan seçilen 60 dolayındaki fotoğraftan oluşan sergi 14 Ocak günü saat 19.00'da düzenlenecek kokteylle CKM Performans Katı'nda açılacak ve 31 Ocak'a kadar görülebilecek.







3.01.2011

SESSİZ ÇIĞLIK



CUMARTESİ ANNELERİ-300.HAFTA

Hasan Ocak!

21 Mart 1995’de gözaltına alındı ve 55 gün sonra işkenceyle öldürülmüş olarak Kimsesizler Mezarlığı’nda bulundu cansız bedeni. Cumartesi Anneleri’ni Galatasaray Meydanı’nda toplayan bu olay oldu.

27 Mayıs 1995’ de otuz kişi olarak oturma eylemine başlayan, yakınları gözaltında kaybedilmiş, öldürülmüş annelerin sayısı her hafta artmaya başladı. Sayı arttıkça sesler de yükseldi ve resmi kulaklar rahatsız olmaya başladı. İlk olarak Hasan Ocak’ın anne ve babası yerlerde sürüklenerek gözaltına alındılar. Ancak baskılar onları yıldırmadı. Yine, yeniden her cumartesi saat 12’de toplanmaya devam ettiler. 8 Haziran 1996’ da “Habitat II” toplantısına denk gelen cumartesi günü bütün dünyanın gözü önünde 600 kişi gözaltına alındı. Gerginlik haftalar boyu sürdü. Gözaltılar, dayaklar, biber gazları, mahkemeler yıldırmadı onları. Ülkedeki bu ilk sivil itaatsizlik örneği üniversitelerde inceleme, araştırma konusu oldu.

15 Ağustos 1998’de İstiklal Caddesi tamamen kuşatıldı ve anneler daha Galatasaray Meydanı’na ulaşamadan dövülerek gözaltına alındı. 30 hafta sonra eylem sona erdiğinde takvimler 13 Mart 1999’u gösteriyordu. Bir süre sonra Ergenekon Davası ile birlikte yeniden toplanmaya başladılar. Sayıları daha da artmıştı.

25 Aralık 2010’da 300. haftada yine adalet aradılar.

 Yüzlerdeki ifadeler o kadar benzer ki...Zaman, belli olmayan bir süre önce durmuş sanki yüzlerde...

Ve 300. haftada da, sessiz çığlıklarıyla, hep bir ağızdan: "Siz şanslıydınız, kaybolmadınız, ya vicdanınız?" diye haykırıyorlar...